top of page

Tutturan Bir Çocuk Yaşamın Sınırlarını Test Eder

Yaz döneminde genellikle sosyal ortamlara giriyor ve sosyal ortamlarda çocuklarınızı kontrol etmekte, onlara kural koymakta zorlanıyorsunuz değil mi? Peki çocukların sürekli sadece kendi sınırlarını değil yaşamın sınırlarını da test ettiğini biliyor musunuz?


Çocuklar yaşamlarını merak ederek, merak ettiği her şeyi deneyimleyerek, harekete geçirerek öğrenirler. Merak ettikleri şeyler sadece çevresindeki nesneler ya da bir şeyleri başarma üzerine kurulu değildir. Çocuklar aynı zamanda yaşamın içine katılırken yaşamdaki sınırlarını, yapabildiklerini, koşullarını da test ederek deneyimler ve öğrenirler.


Doğal merak ve keşif arzusu yaşamı öğrenmesi için fişek görevi görür!


Merak çocuğun yaşam yakıtı gibidir. Bizler tüm öğrendiğimiz bilgi ve deneyimleri merak duygusunun bize verdiği harekete geçme arzusu ile öğreniriz. Çocukların da olumlu ya da olumsuz her şeyi, her durumu merak etmesi beklenen ve istenen bir durumdur. Yalnız bu durum her zaman ebeveynin çocuğu keyifle izlemesini sağlamaz. Bir çocuğun tehlikeli bir davranışa yönelimi de merak duygusu ile ortaya çıkarken, bir kavramı öğrenimi de merak ile ortaya çıkar. Bu nedenle çocukların hayatın içinde sınırları keşfetmesi için merak etmeye ve harekete geçmeye ihtiyacı vardır.


Ebeveyn olarak tutum ve davranışlarınız çocuğa yaşamın sınırlarını öğretir!


Bir çocuğun doğru ve yanlışı öğrenmesi, ebeveynin tutum ve davranışlarında gizlidir. Düşünün ki yaşamınızda sizleri, sizin tepkilerinizi sürekli gözlemleyen bir birey var. Çocuğunuz uzandığı her nesnede sizin isimlendirmenize, sizin tepkilerinize ihtiyaç duyar. Ancak bu koşullarda hayatın içindeki bilgileri, doğru ve yanlış davranışı öğrenir. Örneğin; çocuğunuz eline bir nesne aldığında o nesnenin ismini söylemenize, kalorifere tırmandığında “kalorifere tırmanmak tehlikeli” diyerek o davranışa engel olmanıza, anlamsız bir çığlık attığında tepkisiz kalıp çığlığın yersiz olduğunu farkına varmasına ihtiyaç duyar. Yaşamın içindeki sınırları test ederken çocuğunuzun davranışlarının sizin tepkilerinizle şekil alır.


Yargılayıcı, engelleyici ve korkutarak yönetmekten kaçının!


Çocukların yaşam denemelerine karşı genellikle olumsuz bir davranış ile karşı karşıya kaldığımızda korkutarak, çocuğun dikkatini dağıtarak, yargılayarak o davranıştan çocuğu vaz geçirmeye çalışabiliyoruz. Bu tutum ile çocuğun yaşamın gerçeğini yalın bir şekilde algılamasına engel olurken, aynı zamanda ebeveynin olumsuz ve keskin yargıları ile bir çatışma ortamı yaratılıyor. Çocuğun sadece yaşamın içinde deneyim elde ettiğini unutmayıp, çocuğun yaşadığı durumu ebeveynin öğretmesi gerekirken, takındığımız olumsuz tavır ile birlikte farkında olmadan çocuğumuz ile çatışma ortamı yaratıyor aramızdaki güven ilişkisine zarar veriyoruz.


Çocuğun sınırları test etme davranışını normal karşılayın. Ancak bu şekilde yaratıcı ve güçlü yönlerini ortaya çıkarırsınız!


Her ebeveyne “Nasıl bir çocuk yetiştirmek istiyorsunuz?” diye sorduğumda cevap genellikle “Kendi ayakları üzerinde durabilen, tuttuğunu koparan, çözüm üretebilen bir çocuk olsun” oluyor. Çocuğun olumsuz davranış denemelerine karşı öncelikle ebeveynin sağlıklı değerlendirmesine ihtiyaç vardır. Çocuğun merak duygusunu engellemek yerine sadece durumun olumlu ve olumsuz taraflarını çocuğa ifade etmek, yargılayıcı ve etiketleyen davranışlardan uzak durup çocuğun davranışını genelleme yanlışını ebeveyn göstermediği zaman merak ve öğrenme arzusuna engel olmadan, yaratıcı çözümleri ortaya rahatlıkla koyabildiği bir ilişki ortaya koyuyoruz. Unutmayın ki tuttuğunu koparan bir çocuk ilk önce sizinle kurduğu ilişkide ısrarcı ve inatçı olacaktır.


Çocuğunuz yaşamın sınırları test ederken yaşamın gerçekliği ile kurallar koyun. Bu kurallar da önce siz uyun!


Peki bir çocuğa sınırları neye göre koyarsınız? Yaşamın gerçek sınırları, sağlıklı seçimler zaten sizin en iyi rehberiniz olacaktır. Yalnız burada önemli bir ayrıma gidiyoruz. Siz yetişkin olarak yaşamın gerçek sınırlarını çocuğa öğretirken aynı zamanda yetişkin olarak öncelikle bu kurallara sizlerin uyum sağlaması gerekir. Örneğin; çocuğunuzu araba koltuğuna oturtmaya çalışırken sizin emniyet kemerinizi takmamanız inandırıcılığı olmayan bir kuraldır. Çocuğunuzun sizi gözlemlediğini unutmayın. Bir başka örneğe gelirsek, bir şeyleri beklerken siz sabırsız, sinirli davrandığınız sürece çocuğunuzun bir durumu beklerken sabırlı ve sakin olmasını bekleyemezsiniz.


Yaşamın sınırları ile karşılaşmak çocuk için kayıp olarak algılanabilir. Sabırlı olun.


Yaşamın gerçeği ile yüzleşmek her zaman sancılıdır. Bu bizim için de geçerli. Düşünün ki gerekliliklere bazen biz yetişkinler bile isyankar ve öfkeli tepkiler verirken, çocuğunuzun bir sınır ile karşılaştığında öfkelenmesi, durumu kabul etmek istememesi çok doğaldır.


Çocuğun yaşadığı sancı çok normal önce çocuğun yaşadığı acizliği – öfkeyi sakinleştirin.


Burada önemli olan onun yaşadığı doğal sancının da farkına varıp onun öfkesine sabırla eşlik etmelisiniz. Çocuğunuzun bir gerçekle yüzleştiği anda ortaya çıkan bir iç savaş vardır. Kendi içindeki bu savaşın son bulması ise zaman ister. Sakinleşinceye kadar yanında tepkisiz ve ona ( çocuğunuz izin verdiği sürece) dokunarak sakinleşinceye kadar eşlik edin.


Tutturmalar her zaman olacak yeter ki yaşam sınırlarınız, doğrularınız net olsun.


Bir çocuğun tutturması, istediği bir şey için sonuna kadar savaş vermesi ile ilgilidir. Yaşamda isteklerinin ve ihtiyaçlarının farkına varabilmesi ve istediği şeyler için savaş vermesi kadar doğal bir süreç yok. Burada önemli olan çocuğunuzun size istediği bir durum için tutturması değil çocuğunuzun tutturduğu durumun yaşamın içinde uygulanabilir olup olmadığıdır.


İçselleştirdiğimiz kurallar sözsüz kurallardır. Kurallarınızı hayatınızda alışkanlığa dönüştürün.


Günümüzde istediğimiz, canımızın çektiği her şeyi, ihtiyaç duymadan tüketen kişiler olmaya başladık. Bu hızlı tüketim çılgınlığı, ihtiyaçların eksikliğini yaşamama hali yetişkin olarak bizleri de olumsuz yönde etkilediğini belirtmek isterim. Bir çocuğun ebeveyni ile kurduğu ilişkide genellikle tutturmaların alışverişe dayalı kurulan ilişkilerde ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Bu nedenle evinizde en başta ihtiyaçlarınızın belirli zamanlarda karşılanması, ortalamada neyi ne zaman yapacağınız ile ilgili zamanların belirli olması ve yaşam düzeninizin olması çocuğunuz ile güven ilişkinizi desteklerken, çocuğunuzun günlük yaşantınızda tutturmalarının azalmasında sizlere destek olur. Örneğin alışveriş günü belli olan bir ev düzeninde dışarı çıktığı zaman bakkala gitme alışkanlığı ve bu konu ile ilgili çocuğunuzun tutturmaları zamanla azalacaktır.


Yaşam kuralları birlikte yaşam için gerekli bu sınırları koruduğunuzda çocuğun yaratıcı ve hevesli ilerleyişine engel olmamış olursunuz.



Gözde ERDOĞAN ŞAHENK




1.141 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page