Otizm tanısıyla yaşamak nasıl mı? Artık otizm tanısı almış bireylerden bazıları bu farklılığı kendi dillerinden anlatabiliyorlar. Ama bizim bu tanıyla ilk karşılaştığımızda verdiğimiz tepki ise “bizden tamamen farklı olmaları”. Peki bu fark bizlerin arasında da yok mu? Onlar ve biz diye bir şey yok aslında, bizlere gözlüklü, şişman, zayıf, kel, kısa, uzun vs. diye seslendiklerini ya da nitelendirdiklerini düşünsenize…
Otizmli bireyler duyusal algı sorunu yaşarlar. Bu nedenle duygularınızı anlamakta ve kendi duygularını ifade etmek onlara bir fizik probleminden daha zor gelmektedir. Günlük hayatımızda var olan kargaşa onlara bir savaş alanı gibi gelebilir. Bu nedenle öfke nöbeti geçirebilirler. Çoğu zaman Öfke nöbetleri de kendilerini ifade etme/bize göre ise edememe biçimidir. Biz ise onlara kendilerini ifade edebilecek ortamlar yaratmalı ve onlara bunu öğretmeliyiz. Onlar sadece öfke nöbeti geçiren, yerinde durmayan, takıntıları olan bireyler değil muhteşem zekaya sahip, farklı algıları olan, her şeyin kayıtlı olduğu fotografik hafızalara sahipler. Bu da onların bakış açılarını değiştiriyor. Onların da takıntıları saplantıları var tıpkı bizler gibi ilgi alanlarımız farklı onlara yardımcı olarak ilgi alanlarını toplumsallaştırmak yine bizlerin elinde. Peki her insanın farklı olduğu dünyamızda onlardan öğreneceğimiz ve onlara öğretebileceğimiz çok şey varken, otizm tanısı almış bireyler için en iyisini istememiz gerekmez mi?
Onarın hayatında farklılıklarımızı yaratmak sadece onlara gösterdiğimiz davranış şekillerimiz, tutarlılıklarımız ve doğru eğitimimizle mümkün. Günümüzde sayılarının her geçen gün arttığını gözlemlemekteyiz. Onlar için en uygun eğitim ise uygulamalı davranış analizidir. Uygulamalı davranış analizi ile onların hayatlarını toplumsallaştırmak, her birey gibi yaşamalarını sağlamak tüm davranışlarını topluma uyarlamak onlara vereceğimiz doğru tutum ve yönergelerimizle olmaktadır. Uygulamalı davranış analizini bizler de günlük hayatımızda farkında olmadan hep kullanmaktayız aslında. Örneğin bizler çalışırken bizi ödüllendiren en önemli şey aldığımız ücretler ve bizlere verilen doğru performansımızda unvanlardır. İşte çocuklarımızın da doğru davranışlarını her zaman ödüllendirmemiz ve olumsuz davranışlara odaklanmamak temel olarak yapmamız gerekenlerdir. Bizler ister otizm tanılı ister normal gelişim gösteren çocuklarımız olsun yapamadıklarının yerine yapabildiklerine odaklanarak onlara destek sağlamayız. Tabiî ki bunu da anne babaların verilen eğitimin başındaki kişi olarak görüp eğitime biz de kendimizi açarak başlayabiliriz. Çocuğunuzla hayallerinizi gerçeğe çevirmek için bu yorucu ama güzel maratona girmeye değmez mi?
Gözde ERDOĞAN ŞAHENK
Comments