Çocuk dediğimiz varlık, eksik, aciz, yetersiz ve biz ebeveynlere bağımlıdır. Çocuklarda bu bağımlı ve yetersiz olma hali biz yetişkinlerin sorumluluğunda tamamlanması gerekir. Her ne kadar yaşamımızda bize bağımlı olan çocuğun büyüme sürecinde onun gelişiminden biz sorumluyken pek çok yanlış davranışlarımız da ortaya çıkmaktadır. En çok göz ardı edilen durumlardan bir tanesi ebeveyn olarak görevimizin çocuğu yönetmek ve sürekli olarak yönlendirmek olduğunu varsaymak. Bu nedenle bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Bir çocuğun bedenine, yaşamına, seçimlerine, davranışlarına, hatalarına müdahale ederek değil onu yaşama hazırlayabileceğimiz ortamı çocuklara sunmaktan sorumluyuz. Peki bunu nasıl yapacağız?
Çocuğunuzdan beklentilerinizi azaltın!
Çocuklardan ne çok beklentilerimiz var? Bizim yaşamımızda yapamadıklarımızdan, gerçekleştiremediğimiz hayallerimizden hatta geleceğimizde dünyayı daha iyi hale getirme umutlarımıza kadar büyük beklentiler içindeyiz. Peki bu bahsettiğim beklentileri bir çocuğun omuzlarına yüklemek yeterince ağır bir yük değil mi? Peki gelecek için bile bu denli talepkâr olduğumuzda gündelik yaşamımızda çocuklarımızdan neler bekliyoruz? Zamanında uyusunlar, onlara sunulan yemekleri yesinler, onlara sunduklarımızı kabul etsinler, çok hareket etmesin, çok konuşmasın, çok fazla durağan da olmasın, içe kapanık da olmasın ama düz duvara da tırmanmasın… Çocukların sizden bağımsız bir birey olduğunu kabul edersek, bu beklentiler altında çocuğun yaşamını kontrol altına alma davranışından vazgeçmeliyiz. Çocuklara karşı olan beklentilerimizi en aza indirdiğimizde, onların yaşamındaki var olan her davranışı, seçimi beklentisiz bir şekilde karşıladığımızda çocuğumuzla ilişkimizde birincil çatışmayı biz ebeveynler olarak bitiriyoruz.
Çocuğunuzun davranışlarını normalleştirin!
Ebeveyn olarak çocukların davranışlarını, hatalarını ya da karşı karşıya kaldıkları ufak tehlikeleri gözümüzde büyütebiliyor ya da ani tepkiler verebiliyoruz. Halbuki karşımızdaki varlık tüm yaşamı deneye yanıla, düşe kalka öğrenen, yaşamın tüm gerçeklerine ve engellerine büyüme ve gelişimi için ihtiyacı olan bir varlık. Bütün bu büyüme sürecinde hatalarla, sınırlarını test ederek yaşamındaki doğru ve yanlışları öğrenecektir. Burada ebeveynin rehberliğine ihtiyaç duyan çocuğun davranışları ve hataları ön plandaysa önce çocukların her iyi ve kötü olarak algılanan davranışlarını normalleştirmeyi öğrenmeliyiz.
Çocuğunuza müdahale etmek yerine çocuğun özgürce hareket edebileceği ortamlar kurun!
Herhangi bir ortama girdiğinizde pek çok kişinin önce çocuğun kendisine ya da davranışlarına müdahale ettiğini gözlemleriz. Bu durumu sadece ebeveynler olarak kısıtlamak doğru bir yaklaşım olmayabilir. Bu nedenle bu toplumsal olarak gerçekleştirdiğimiz bir yanlıştır. Halbuki bir çocuğun temel ihtiyaçları yaşamı doğru ve yanlışları ile öğrenebileceği, müdahale edilmeden, ger dönüşü olmayan hatalardan arındırılmış, özgürce hareket edebilecekleri bir ortamdır. Örnek vermem gerekirse, çocuğunuzla birlikte bir misafirliğe gittiniz.
Bulunduğunuz ortamda ev sahibi biraz titiz ve düzenli, öyle bir ortamın içerisinde çocuğunuza müdahale eder misiniz? Çocuğun doğal öğrenme, hareket etme, merak etme ve dokunma özgürlüğünü kısıtlayacağınız bir ortamın içerisinde olmanız çocuğunuzla aranızda çatışma yaşanmasından başka bir işe yaramaz. Böyle bir ortamı sosyalleşmek için tercih ettiğinizde çocuğunuzu sürekli kısıtlar ve baskı altına almaya çalışırken, gittiğiniz ortamda yaşadığınız endişe ya da gerginlik yaşamınızı sağlar. Eğer çocuklu bir hayatın içindeyseniz, çocuğunuz özgürce hareket edebileceği, endişelerinizden uzak ortamlar seçebilirsiniz. Burada geçirilen süreyi sınırlı tutmanız çocuğunuza müdahale etmeden yönetebileceğiniz ortama en güzel örnek oluşturur.
Yaşanan her duygunun dışa aktarılmasına ihtiyaç vardır.
Çocukların her davranışını yönetme çabası özellikle yıkıcı duygularının yaşanmasına da engel olmaktadır. Bir çocuğun kaygılanması, öfkelenmesi, susması ya da itirazlarını ebeveyne ya da bir yetişkine yansıttığında o duyguları doğru yönetemediğimiz için bastırmaya, çocuğun dikkati başka yöne çekebilmek için harekete geçeriz. Her duygunun en doğal haliyle dışa aktarılması gerekir. Çocukların erken dönemden itibaren duygularını yönetmeleri değil bastırmalarını öğretiyoruz.
Gözde ERDOĞAN ŞAHENK
Comments